31 Temmuz 2005 Pazar
Ağva Kaçamağı
4 ayı devirdikten sonra ve axim kocaman kocaman terfileri yaptiktan sonra, istanbul bize dar geldi. Solugu Ağva'da aldik. Yeni geldigimiz icin yol yorgunlugundan bisi diyemiorum ama agzim kulaklarimda :)))
Azicik dinlenmek isteyenler icin soleee resimlerinin oldugu sayfaya 1 link verelim...
Sanirim evt evt saniyorum kiiiii.... yeniden axık oldum :)) Seni seviyorum 1tanecim muc muc mucxx :))
27 Temmuz 2005 Çarşamba
yeni
Ajansta yerim değişti. 4 kişilik özel bir odadayım artık. Klima faktörü burada daha yoğun olduğundan şimdilik keyfim çok yerinde.
Toyota'nın yeni grup direktörü pazartesiye geliyor. Umarım onunla da iyi çalışırım. Bu arada aynı anda bankaya da bakıyor olmak çok zorluyor ama. Sabit baş ağrısı ve sırt kasılmaları yeniden başladı. Askerden sonra olmuyordu pek.
Aygül'e yeni cici aldık. Evdeki elektronik dengesini sabit tutmak açısından, benim Powerbook kullanmama karşılık o canavar bir Vaio aldı. Minnacık ama anormal güçlü bir makine. Harddisk ve ekran özellikleriyle evin server'ı gibi bir şey... Dell dizüstünü de ağa bağlı tutuyoruz ve indirme bilgisayarı olarak kullanıyoruz şimdilik.
Akşamları kucaklarımızda dizüstülerimiz büyük koltuğa yayılmış bir şekilde oturmamız çok komik görünüyor :) Ama aşkımın işi varken böyle takılıyoruz. Yoksa henüz Knorr reklamındaki gibi ev içinde IM veya e-posta yoluyla haberleşmeye başlamadık :P
Toyota'nın yeni grup direktörü pazartesiye geliyor. Umarım onunla da iyi çalışırım. Bu arada aynı anda bankaya da bakıyor olmak çok zorluyor ama. Sabit baş ağrısı ve sırt kasılmaları yeniden başladı. Askerden sonra olmuyordu pek.
Aygül'e yeni cici aldık. Evdeki elektronik dengesini sabit tutmak açısından, benim Powerbook kullanmama karşılık o canavar bir Vaio aldı. Minnacık ama anormal güçlü bir makine. Harddisk ve ekran özellikleriyle evin server'ı gibi bir şey... Dell dizüstünü de ağa bağlı tutuyoruz ve indirme bilgisayarı olarak kullanıyoruz şimdilik.
Akşamları kucaklarımızda dizüstülerimiz büyük koltuğa yayılmış bir şekilde oturmamız çok komik görünüyor :) Ama aşkımın işi varken böyle takılıyoruz. Yoksa henüz Knorr reklamındaki gibi ev içinde IM veya e-posta yoluyla haberleşmeye başlamadık :P
17 Temmuz 2005 Pazar
one of those days
14 Temmuz 2005 Perşembe
istisnalar bizi bozar mi? :)
Viki'yse tam tersi, sadece keyifli olduğunda ve kendini gerçekten çok iyi hissettiğinde giriş yapmakta bloga; zira onun bloglamadaki amacı mutluluğunu ve neşesini paylaşmak.
demis birileri kulagimi cinlatmis.
hayiiiiiiiiiiir iste mizmiz zamanlarda da giris yapabildigimi gostermek icin; bugun kocaman rejimimin 4. gunu oldugunu ve kocaman 4 gundur cikolata yemedigimi paylasiorum tum insanlik ile :PP
tombik insanlarin model gibi algilandigi 1 dunya istiorum :)) hatta ben onlara gore zayif kaliyim beni dislasinlar aman ne zayifsin deyip :PP
okicim bu mizmiz blogunuda yaptiktan sonra eski hayallerdeki cikolatalara geri donebilirim :'(
demis birileri kulagimi cinlatmis.
hayiiiiiiiiiiir iste mizmiz zamanlarda da giris yapabildigimi gostermek icin; bugun kocaman rejimimin 4. gunu oldugunu ve kocaman 4 gundur cikolata yemedigimi paylasiorum tum insanlik ile :PP
tombik insanlarin model gibi algilandigi 1 dunya istiorum :)) hatta ben onlara gore zayif kaliyim beni dislasinlar aman ne zayifsin deyip :PP
okicim bu mizmiz blogunuda yaptiktan sonra eski hayallerdeki cikolatalara geri donebilirim :'(
bloglama üzerine
Sevgili kardeşim Selçuk'un işbu linkten ulaşıp okuyabileceğiniz yazısını görünce aklıma takıldı bu konu.
Selçuk yazısının girişinde blogunu bir kişisel şikayet ortamı olarak kullanmaktan özellikle kaçındığını belirtiyor ve içinde bulunduğu ruh haline dair bir tespitte bulunurken bunu yapıyor olmaktan da büyük rahatsızlık duyduğunu söylüyor.
O zaman ilk aklıma geldiği şekilde blogları iki tipe ayırıyorum hemen: 1- Faideli bilgiler verme mekanları, 2- Günlük niyetine kullanılanlar.
Selçuk'un 1 no'lu yöntemi, benimse 2 no'lu yöntemi kullandığımı söyleyebiliriz sanıyorum. Böylece 2 bloglama yöntemini tespit ettikten ve hafifçe tanımladıktan sonra şimdi de kısaca Viki ve Settar incelemesi yapalım.
Settar 2 no'lu yöntemle blogunu adeta bir günlük gibi kullanarak tamamen keyfinin doğrultusunda girişler yaparken kimi zaman çok da iyi olmayan ruh halini gizemli okuyucusuyla paylaşmaktan çekinmemekte. Aslında bu paylaşımı umursuyor olmaktan ziyade, bu tip ortamlarda "kötüyüm" dedikten sonra bir okuyucunun gelip de kendisini iyileştirmeyeceğine olan sarsılmaz inancının ilk yerleştiği günden sonra benzer keyifsiz ruh hallerine girdiğini blogundan duyurmaktaki asıl amacı, sadece ve sadece içini dökmek oldu.
Viki'yse tam tersi, sadece keyifli olduğunda ve kendini gerçekten çok iyi hissettiğinde giriş yapmakta bloga; zira onun bloglamadaki amacı mutluluğunu ve neşesini paylaşmak.
Anafikri olmayan bu serbest çağrışım yazının sonunda bir de şuna değineyim: Fi tarihindeki bir yazımda bir karar almış ve artık uzun cümleler kurmayacağımı söylemişim. Bu yazının beşinci paragrafına bakınca kendi kendime ne diyeceğimi şaşırdım açıkçası.
Selçuk yazısının girişinde blogunu bir kişisel şikayet ortamı olarak kullanmaktan özellikle kaçındığını belirtiyor ve içinde bulunduğu ruh haline dair bir tespitte bulunurken bunu yapıyor olmaktan da büyük rahatsızlık duyduğunu söylüyor.
O zaman ilk aklıma geldiği şekilde blogları iki tipe ayırıyorum hemen: 1- Faideli bilgiler verme mekanları, 2- Günlük niyetine kullanılanlar.
Selçuk'un 1 no'lu yöntemi, benimse 2 no'lu yöntemi kullandığımı söyleyebiliriz sanıyorum. Böylece 2 bloglama yöntemini tespit ettikten ve hafifçe tanımladıktan sonra şimdi de kısaca Viki ve Settar incelemesi yapalım.
Settar 2 no'lu yöntemle blogunu adeta bir günlük gibi kullanarak tamamen keyfinin doğrultusunda girişler yaparken kimi zaman çok da iyi olmayan ruh halini gizemli okuyucusuyla paylaşmaktan çekinmemekte. Aslında bu paylaşımı umursuyor olmaktan ziyade, bu tip ortamlarda "kötüyüm" dedikten sonra bir okuyucunun gelip de kendisini iyileştirmeyeceğine olan sarsılmaz inancının ilk yerleştiği günden sonra benzer keyifsiz ruh hallerine girdiğini blogundan duyurmaktaki asıl amacı, sadece ve sadece içini dökmek oldu.
Viki'yse tam tersi, sadece keyifli olduğunda ve kendini gerçekten çok iyi hissettiğinde giriş yapmakta bloga; zira onun bloglamadaki amacı mutluluğunu ve neşesini paylaşmak.
Anafikri olmayan bu serbest çağrışım yazının sonunda bir de şuna değineyim: Fi tarihindeki bir yazımda bir karar almış ve artık uzun cümleler kurmayacağımı söylemişim. Bu yazının beşinci paragrafına bakınca kendi kendime ne diyeceğimi şaşırdım açıkçası.
12 Temmuz 2005 Salı
sürprizler ve oğlak burcu erkeği 2
İnsanın tehlikeli derecede becerikli bir sevgilisi varsa, ona gösterilen veya söylenen şeylere fazladan dikkat göstermek gerekir.
Öte yandan sürpriz oyununda yakalanan mızıkçılık yapmamalı.
Zorlu ve uzun bir oyun bu ;)
Öte yandan sürpriz oyununda yakalanan mızıkçılık yapmamalı.
Zorlu ve uzun bir oyun bu ;)
11 Temmuz 2005 Pazartesi
pazartesiiiii
Haftanın en sıkıcı günü olması gerekirken güzel bir sabah oldu. Şaşırtıcı ve sevindirici bir şey. Biriken işleri de teker teker temizleyebilir ve aklımı da azıcık rahatlatabilirsem ne mutlu bana...
Yukarıdaki paragrafı yazmaya başladığımdan beri 2 saat geçti ve bu arada yapılan bir acil durum toplantısı sonucunda günün hiç de sandığım gibi kolay geçmeyeceği ortaya çıktı.
Reversal of fortune denebilir mi bu duruma acaba?
Yukarıdaki paragrafı yazmaya başladığımdan beri 2 saat geçti ve bu arada yapılan bir acil durum toplantısı sonucunda günün hiç de sandığım gibi kolay geçmeyeceği ortaya çıktı.
Reversal of fortune denebilir mi bu duruma acaba?
7 Temmuz 2005 Perşembe
Mır
Evde bir kedi var, adı da Viki! Yaşamak için daha iyi bir neden yok. Her şeyim benim o.
Şimdi bu yazdıklarımı haiku olarak incelemeyi deneyelim:
Evde bir kedi var
Her şeyim benim o
Yaşamak için daha iyi bir neden yok
Veya şöyle bir deneme olabilir:
Evde bir kedi
Adı Viki
Her şeyim benim o
Bugün şair hissediyorum kendimi.
Şimdi bu yazdıklarımı haiku olarak incelemeyi deneyelim:
Evde bir kedi var
Her şeyim benim o
Yaşamak için daha iyi bir neden yok
Veya şöyle bir deneme olabilir:
Evde bir kedi
Adı Viki
Her şeyim benim o
Bugün şair hissediyorum kendimi.
5 Temmuz 2005 Salı
yarın düğün
Asker arkadaşım Murat yarın dünya tatlısı Bilge'yle evleniyor. Düğün Parkorman'da olacak, yağmur yazmaz inşallah.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)