21 Kasım 2006 Salı

üzgün

2006'nın Kasım ayında gerçekten bir uğursuzluk var.

3 Kasım'da gazetenin müşterim için basıp dağıtacağı ekin baskısını kontrol etmek için sabahın köründe Hadımköy'deki Doğan Printing Center'a gittik. Ajansa öğlen gibi geldiğimde bekleyen yığınla e-postanın arasında kuzenim Uğur'un attığı üzücü mesajı gördüm. 39 yıl ailemle çalışmış olan Abdullah Efendi, son 15 yıldır her işimizde bize yardımcı olmuş kanatsız melek, sihirli bahçıvanımız, yorulmak bilmez yardımcımız o 69 yaşındaki adam vefat etmişti. Haberi aldıktan kısa bir süre sonra diğer müşterimin radyo spotunu yapmak üzere ajanstan çıktım. Stüdyoda ablamı arayarak durum hakkında konuşmak istediğimde asıl gerçeği öğrendim. Abdullah amcacığımız eceliyle ölmemiş, yüzlerce sabıkası olan bir sapık, 3-5 kuruş için bu yaşlı adamcağızı bıçakla delik teşik ederek katletmiş meğer. Üstelik de halamın kaldığı dairenin hemen altında yer alan babamın içi boş ofisinde uyumaktayken. (Malatya Haber'in olay hakkındaki sayfası)

O gece sabaha kadar ağladım. Takip eden cumartesi günü bir toplantı için ajansa geldiğimde Aygül'le kararlaştırmış olduğumuz gibi Malatya'ya, babamların yanına gitmek için izin isteyecektim bir günlüğüne. Toplantımızın başlamasına beş dakika kala babam aradı ve başka bir şok haber verdi: Kemal amcanın oğlu Mehmet trafik kazası geçirmişti ve Amerikan Hastanesi'nde yoğun bakımdaydı. Nathalie'ye durumu anlatıp apar topar hastaneye, Mehmet'in ablası Banu'nun yanına koştum. Hastanede bir iki saat kadar kaldıktan sonra Bigumigu toplantısına, Aygül'ün yanına geldim. Aygül'e bir şey çaktırmak istemedim, çünkü Mehmet'in durumu gerçekten ağırdı. O akşam yeni tanıştığım bir sürü insanın yanında acımı saklayarak ve sürekli telefonda durum hakkında birileriyle konuşarak ayrılık zamanının gelmesini bekledim. O gece ve sonrasındaki iki gün boyunca hastaneye, Banu'ya destek olmaya ve Mehmet'in durumunu öğrenmeye sık sık gittim.



Ne yazık ki durum kötüye gitti ve salı günü Mehmet'in ölüm haberini yine Malatya'dan, bu kez annemin hıçkırıklar içerisindeki sesiyle aldım. Aygül kısa sürede beni toparladı ve cuma gününü izin almamızı organize edip uçak biletlerimizi satın aldı. Cuma sabahtan gittiğimiz Malatya'da çocukluk arkadaşım, babamın en yakın arkadaşlarından birinin oğlu Mehmet'i toprağa verdik. Annem, Babam ve halam bir hafta önceki olayın şoku ve üzüntüsü yanında bu olayla da iyice çökmüşlerdi. İki gün daha orada kalıp elimizden geldiğince onların havasını düzelttikten sonra İstanbul'a döndük.

Bu geçtiğimiz hafta sonu da, annemlerin ani bir şekilde Malatya'ya gitmelerinden sonra bu kez Ankara'da yalnız kalmış olan ve kulağındaki rahatsızlıktan dolayı morali iyice bozulmuş olan ablamı, yakın zamanda belini incitmiş olan eniştemi ve yeni yürümeye başlayan dünya tatlısı yeğenim Ayda'yı görmek üzere Ankara'ya gittik. Cuma günü benim çok önemli bir sunumum vardı ve sunum sonrasında evde Aygül'e gelişmeleri anlattıktan sonra o da bana bir gündür benden gizlenen gerçeği söyledi; rahmetli Neriman halamın eşi İlhan eniştem Ankara'da beyin kanaması geçirmişti ve hastanede yoğun bakımdaydı. Hafta sonu İlhan eniştemin oğlulları, çok sevdiğim kuzenlerim Erman ve Ercan'ı ve bu olay üzerine bu sefer panikle Ankara'ya gelen anne-babamı gördüm. Eniştemizin durumunda henüz bir iyiye gitme yok ne yazık ki.

Zor bir ay oldu. Üst üste gelen acı olaylar ve yaşımın getirdiği sorumlulukla kendi acımı yaşayamadan başkalarına destek olma dürtüsü yüzünden çok fazla şeyi içime attım sanırım. Cumartesi gecesi ablamlarda uyurken sabaha karşı gördüğüm rüyada Abdullah Efendi'nin ölümünü rahmetli dedemin ölümü olarak görmem ve tüm pazar günü de bu kabusun etkisinden kurtulamamam da bunun bir işareti sanırım.

Şimdi Aygül'le yaralarımızı sarmaya çalışıp bir yandan da bu trajedilerin işlerimizi aksatmamasına çalışıyoruz. Moralim çok bozuk.

4 yorum:

  1. sana ve tüm ailene Allah sabır versin Yalçın'cığım. Vefat edenlerin ruhları şad olsun, enişteninse bir an evvel sağlığına kavuşmasını dilerim.

    kasım ayını hiç sevmediğimi daha evvel de söylemiş miydim?

    YanıtlaSil
  2. Çok çok geçmiş olsun Yalçın Abi. Başınız sağ olsun. Umarım bir daha böyle bir kasımla karşılaşmazsınız.

    YanıtlaSil
  3. her inisin bir de cikisi var. bir sekilde su donemi atlattiginda kendini daha olgun ve muhakkak daha iyi hissedecegini tahmin ediyorum.

    kasim ayinda biz de dedemi kaybettik. var sanirim bir ugursuzluk.

    basin sag olsun.

    YanıtlaSil
  4. başınız sağolsun efendim.

    YanıtlaSil