Koşmayı hep çok sevdim. Çocukken fıldır fıldır koşup, arada bir yere yapışıp, dizini kanatan çocuklardandım. Hala durur o yara izlerim. Ortaokul ve lisede basketbol takımında olmama rağmen, beden eğitimi dersinde öğretmenimiz bizi kır koşusuna (cross country) çıkardığında sınıf birincisi olmak için ciğerlerim patlayana kadar koşardım. Malatya Anadolu Lisesi kentin dışında konumlanıyordu ve Orduzu Göleti'ne yakındı. Koşu da bu alanda tezahür ederdi: http://maps.google.com/?ie=UTF8&ll=38.354143,38.369279&spn=0.017769,0.038581&t=h&z=15
(Bu arada Orduzu adı yerine Pınarbaşı kullanılsa da tüm Malatya için orası hala Orduzu)
Sonra Üniversite; grunge ve alkolle hızlı yemek sonrası kilo alma süreci. Ardından sigarayı bırakmam ve spora geri dönüş. Yaklaşık 8-10 yıl önce Bilkent'te bir bahar kır koşusunda epey bir kilometre katetmiş ve 600 küsür kişinin katıldığı koşuyu 57. bitirmeyi başarmıştım.
Basketbol, ağırlık çalışmak, yürüyüş... Eksersizin her türlüsünü çok seviyorum ama koşmak... Hele ki ilk 30 dakika sonrasında sonsuz bir enerjiyle koşmak; en çok bunu seviyorum sanırım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder