Zayıf hazırlık sürecimden bahsetmiştim. Bitirebileceğime bile emin değilken bu kadar keyifli geçmesi gerçekten sürpriz oldu.
15km ve maraton startında üstümde sadece kafamdan geçirdiğim kalın çöp poşetiyle sıcak kalmaya çalışırken İtalyanların, İspanyolların, Almanların ve daha bir sürü memleketten insanların bizimkilerle birlikte heyecanını yaşamak çok güzeldi. Startla birlikte yağmurun durması da çok güzel bir gelişmeydi. Minik ayakkabılarım epey su aldı ama en azından gözüme su kaçarken koşmak zorunda kalmadım.
Yarışın başlarında köprünün bitmek bilmez düzlüğünde koşarken sürekli tempomu sabit tutma ve aşırı zorlamadan dizlerimdeki sakatlığı uyandırmamaya konsantreydim. Avrupa tarafındaki ilk ayrımdan Yıldız'a çıkış rampası sandığım kadar yormadı. Oradan, Barbaros'tan Beşiktaş sahile iniş daha zor geldi bana. Beşiktaş'a inince ilk sularımızı aldık. Biraz sonra Dolmabahçe civarında spor hocam Osman'ın yanında bekleyen karıcığımı da görünce çok duygulandım. Sabah Aygül'ü uyandırmadan çıkmıştım, kalkıp beni desteklemeye gelmesi çok güzel bir sürprizdi.
Aygül'den aldığım gazla Eminönüne kadar oldukça rahat bir tempoyla, hatta gittikçe hızlanarak gittim. Eminönü civarlarında güneş açmaya başladı. Bunun iyi olacağını sanmıştım ama hem buharlaşma, hem de göze giren güneş motivasyonumu biraz düşürdü. Fakat aynı yerlerde tempomu da arttırmaya başladım. Son 5km'ye girdiğimdeki derecem ve bitirişteki dereceme bakınca da bu görülüyor: 10km geçilirken 1018. sıradayken yarışı 907. olarak bitirmeyi başardım. (Toplam 1776 erkek koşucu tamamlamış 15km etabını)
Fakat bu son bölümdeki tempo arttırışını bir de bana sorun! Özellikle Saray Burnu tarafından Gülhane Parkı içinden At Meydanı'na çıktığımız son rampada nefes alış verişim inanılmaz sıklaştı, ayaklarımdaki acı iyice arttı.
Ara ara yerlerde tezahürat yapan -çoğunluğu yabancı- insanlar son düzlükte parkurun sağ ve solunu doldurmuşlardı. Bir çok kişiyle gülümseyerek göz göze geldim burada. Hiç tanımadığınız insanları bir şeyi başarmaları için desteklemek güzel bir duygu.
Yarış bittiğinde bir süre yerimde zıplamaya devam ettim. Sonra madalya ve hatıraların dağıtıldığı poşetlerimizi minibüs camlarına akın ederek kapıştık.
Yarıştan yaklaşık 2 saat sonra Aygül'le geç kahvaltımızı yapmaktayken ona heyecanlı bir çocuğun izci kampını anlatışı gibi yarışın tüm detaylarını anlatırken yakaladım kendimi. O anda kesinlikle emin oldum; hayatımdaki en keyifli deneyimlerden biriydi Avrasya Maratonu.
Veriler:
ayy canim benim. cok kutlarim seni!
YanıtlaSilxx
Yalçın Tebrik ediyorum, gurur duyuyorum. Her insanın yapmadan ölmemeliyim dediği birşeyi başardın, bir maraton bitirdin : Helal olsun!
YanıtlaSilGökçe 7dal