24 Şubat 2010 Çarşamba

Jerzy Kosinski: Yaşamak ve Yazmak

Bir yazar olarak, yazdıkları kadar, yaşadığı ilginç hayatıyla ve başından geçen oldukça sıradışı olaylarla dikkat çeker Jerzy Kosinski. Hayatındaki en ilginç ve üzücü olaylardan birisi, 8 Ağustos 1969 tarihinde seri katil Charles Manson ve satanist çetesinin, dostu -yine bir Polonyalı olan- yönetmen Roman Polanski'nin Cielo Drive'daki evini basarak aralarında Polanski'nin eşi Sharon Tate'in de bulunduğu birçok kişiyi -ki birçoğu Kosinski'nin dostudur- öldürmeleridir*. Kosinski eğer New York JFK Havaalanı'nda yanlış etiketlenmiş bagajlarıyla uğraşmıyor olsaydı, Manson çetesinin saldırısı sırasında o evde olacaktı.

Jerzy Kosinski, ülkemizde ilk kitabı Boyalı Kuş ile tanınır daha çok. Belki ilgi çekici isminden, belki de kışkırtıcı kapağından olsa gerek, benzer tarzda kitap okumamış olan bir çok kişi Boyalı Kuş'u okumuştur. Kitap, İkinci Dünya Savaşı sırasında, ailesi tarafından, güvenlik amacıyla köyde yaşlı bir kadına bırakılan küçük çocuğun, insanın tüylerini ürpertecek bir şekilde zorluklar içindeki yaşama savaşını konu alır. Burada kilit kelimeler; tüylerin ürpermesidir. Gerçekten de Boyalı Kuş herkesin kolaylıkla kaldıramayacağı miktarda vahşilik, cinsellik, ahlaksızlık ve sapıklık içerir.

Kosinski Boyalı Kuş'ta kendi çocukluğunu anlatır. Polonya'da doğmuş ve savaş sırasında Doğu Avrupa köylerini dolaşmıştır hayatta kalmak için. Yaşadığı en büyük zorluk, hiç şüphesiz son derece esmer bir çocuk olarak, Alman işgali altındaki topraklarda gittiği her yerde bir çingene veya Yahudi zannedilmesinden dolayı, basit ve yobaz köylülerce sürekli uğursuz ve aşağılık olduğu düşünülerek sömürülmesi, hatta kimi zaman öldürülmek istenmesidir. Hayatta kalmayı başarır, ve yaşadıklarını yıllar sonra yazar. Kitabın basılış tarihi 1968'dir, hem dünyada hem de Türkiye'de.

Savaş sonrası sosyalist Polonya'da öğretimini tamamlayarak doçentliğe kadar yükselen Kosinski, daha sonra bir kitabında da yazacağı gibi, oldukça maceralı bir şekilde New York'a gitmiştir. William Galo, 1977 yılına yazdığı, yazar hakkındaki bir makalesinde bu göç edişi şöyle özetler: "New York'a 20 Aralık 1957'de, bir Polonya pasaportu, cebinde 3,80 dolar ve kullanmak zorunda kalmayacağı gizli bir siyanür kapsülüyle varmıştı". Siyanür yakalandığı takdirde gerekliydi, çünkü ülkesine geri dönmeyi düşünmüyor ve bu yüzden de sahte belgelerle kaçıyordu. Kosinski, Amerika'da çok çeşitli işlerde çalışmış, kısa sürede İngilizce öğrenmiş ve bir burs almayı başarmıştır. Yaptığı işler, kamyon şoförlüğünden boyacılığa kadar geniş bir alana yayılır. National Steel Corp.'un kurucusu Ernest Weir'in dul eşi Mary ile iki yıllık bir arkadaşlık sürecinden sonra evlenir ve birdenbire yepyeni ve zengin bir çevrenin içerisinde buluverir kendini. Altı yıl evli kaldığı Mary, 1968 yılında beyin kanserinden ölür. Boyalı Kuş kitabı Mary'ye ithaf edilmiştir*. İlk kitabı Boyalı Kuş'tan bir yıl sonra, 1969 yılında ikinci romanı Adımlar yayımlanır. Adımlar, İngilizce yazılmış bir kitaptır, ve Amerika Birleşik Devletleri'nde Ulusal Kitap Akademisi'nin büyük ödülünü alır (the National Book Award). Adımlar'dan sonra Bir Yerde adlı roman gelir. Sinemaya da uyarlanan bu romanın senaryosunu yine Kosinski yazdı ve bu senaryo Altın Küre'ye aday gösterildi. Filmde Peter Sellers ve Shirley McDouglas rol almıştı. Yazarın Türkçe'ye çevrilmiş diğer kitapları; Boşluk, Şeytan Ağacı, İhtiras Oyunu ve Kör Randevudur. Kosinski eserlerinde yaşadıklarından çok farklı şeyler yazmamıştır. İlk üç kitabı belli belirsiz kendi yaşam serüveni ve Amerika'da tutunmasıyla ilgilidir. Daha sonraki eserlerinde içine girdiği ihtişamlı dünyanın karanlık yüzünü yansıtır. Kosinski'nin en büyük başarılarından biri de yazdıklarını çok kusursuz bir biçimde kurgulayıp, okuyucunun önüne mutlak ve kaçınılamaz bir gerçek gibi sunmasıdır. Hayim Zeldis, yazarın Adımlar isimli kitabını eleştirirken şöyle der: "Adımlar olağanüstü bir edebiyat başarısıdır. Tıpkı unutulmaz Boyalı Kuş'unki gibi, görüntüleri yakıcı, kanlı, gaddar... Yine de bunlar cehennem ya da hayal-bilim görüntüleri değil. Söz konusu edilen gerçekten bizim gezegenimiz."

Ancak bizim gezegenimiz Kosinski için bile dayanılmaz oldu ve 3 Mayıs 1991 günü karısı Katerina tarafından, Manhattan'daki evinin banyosunda, uyuşturucu almış ve kafasında bir naylon poşetle boğulmuş olarak bulundu4. Yazarın ilk kitabı Boyalı Kuş'un E Yayınları'ndan çıkan baskısındaki önsözünde denildiği gibi: "Kosinski yaşadıklarını yazan, yazdıklarını yaşayan bir yazardı. İnsanın acımasız, saldırgan, kötü yanlarını serinkanlılıkla gözledi ve şiddetin şiirini yazdı. Artık yazamayacağını anladığında ise, hep kol kola yaşadığı ölümle bütünleşti."

Notlar:

1: Roman Polanski o dönemde "Rosmary's Baby" filmini yeni çekmişti ve filmin konusu şeytandan hamile kalan bir kadındı. Öldürüldüğü sırada yönetmenin eşi Sharon da hamileydi. Polanski'nin o zamandan beri ilk defa şeytan konusunu işlediği ve başrolü Johnny Depp'in oynadığı "the 9th Door" filmi yakında gösterime girecek.

2: O gece öldürülenler: Abigail Folger, Jay Sebring, Woytek Frokowski ve Polanski'nin eşiyle birlikte bir film yıldızı.

3: "Onsuz geçmişimin, bütün geçmişimin anlamını yitireceğine inandığım karım Mary'ye" diye yazar kitabın başında.

4: Karısına göre, kalp rahatsızlığı çekmekteydi ve çalışamamak, başkasına yük olmak korkusuyla başedemeyerek intihar yolunu seçmişti.

Bu yazım 29 Aralık 1999 tarihinde Hürriyet gazetesinin Serdar Turgut yönetimindeki internet dergisi Agora'da yayınlanmıştı.

1 yorum:

  1. Bu yazıyı nereden hatırlıyorum diyordum ben de...

    Bu yazıdan sonra Boyalı Kuş'u alıp okumuştum. Aslını istersen o kadar zaman geçmiş ki neredeyse bu kitabı okuduğumu bile unutmuşum.

    Yine de yazarın neden "boyalı kuş" ismini tercih ettiği bölümü gayet net hatırlıyorum. ne fena. insanın arada kendini böyle bir durumda bulması.

    YanıtlaSil