Pas Eray'dan geldi. Nefesimi kesecek anları listelemeliyim. Aslında nefesimi kesmesini beklediğim anlar demem lazım.
- Çocuğum olursa doğumunda nefesimin kesileceğini tahmin ediyorum. Belki de onu ilk kucağıma alışımda, ya da ilk sözlerini duyduğumda. Yeğenim doğduğunda binlerce km uzaktan nefesim kesilmişti.
- Bir daha trafik kazası yapacak olursam -kendi hatamla- nefesim kesilir muhtemelen. Bilgisayar oyunları ya da lunapark heyecanlarının çok üzerinde bir adrenalin salgılatıyor meret. Bu maddeyi yaşamasam da olur.
- Parasını biriktirip satın aldığım herhangi bir ürünü ilk kez deneyimlemek. Yeter ki öncesinde az da olsa beklemiş olayım.
- Meditasyon yaparken bulduğum ve hep içimde olduğunu bilmeme rağmen her seferinde sevinçle şaşkın düşerek sakinleştiğim iç huzurum. Bu da nefesimi tekrar tekrar kesecektir.
- Çok sevdiğim bir sanatçının yeni bir eserini deneyimlemek. Mesela Hayao usta sözünden döner de bir film daha yaparsa, ya da Mine Söğüt'ün bir sonraki kitabını okurken.
- Çok uzak bir yerlerde tatil yaparken ya da saklanırken bir dostumla karşılaşmak.
- Candostum Özden'le yıllar sonra tekrar teketek bir basketbol maçı yapmak. En son 7 yıl önce ben çok fitken ve Özden de çok hımbılken benden 15cm uzun ve delicesine atletik bu dostumu ilk ve son kez yenmeyi başarmış ve ondan sonra da bir daha maç yapmayı reddetmiştim.
- Super Mario Galaxy'yi bitirmek ve oyun finalinde bitirmiş olmanın sevinciyle muhteşem bir oyunu artık oynamayacak olmayı bilmenin hüznünü aynı anda yaşamak.
- Eğlencesine girdiğim bir yarışmayı kazanmak.
- Sabah uyandığımda Aygül'ü görmek.
Ben de virüsü Selçuk, Fuzzy Radio, Sadi, ve Erhan'a bulaştırıyorum.
Not: Orijinal fikir Tunç'un ve o nefes kesen anları benden biraz daha farklı tanımlamış, yanıtlamadan önce onun yazdıklarına da bir göz atın isterseniz.
pasaport sırası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
pasaport sırası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
29 Ocak 2008 Salı
12 Mart 2007 Pazartesi
Almanya Seyahati 1
Müşterilerimden AirTies'ın CeBIT 2007 Hannover'deki standının kurulumuyla ilgilenmek için Hannover'e gidiyorum. Bu yazıyı da Atatürk Havalimanı'ndan yazıyorum. Şunu unutmadan yazmak için internetteyim şu anda:
Pasaport kontrolündeyim. Sıra bana geldi ve memur beye pasaportumu ve biniş kartımı uzattım. Geçen ayki İtalya seyahati sırasında aldığım 90 günlük Schengen vizesi geçerliliğini koruduğu için Almanya için ayrıca vize almamıştım. Memur beyin bir miktar kafasının karışmasına sebep oldu bu: "Niye İtalya'dan aldın vizeyi?"
Geçen ay İtalya'ya giderken aldığım vize olduğunu söyledikten sonra da muhtemelen kendi kafa karışıklığını örtbas etmek için bu defa kimliğimi göstermemi rica etti. Elinde tuttuğu pasaportun tüm dünyada kabul gören bir kimlik olması yeterli değildi elbette, ehliyetimi de verdim. Nüfus cüzdanımı sordu. Yanımda olmadığını öğrenince elindeki belgeleri inceleyip şu sonuca karar verdi: "Hiç 30 yaşında göstermiyorsun"
Ben "Maaşallah deyin" diye cevap verdim ve gülümsedim. Daha doğrusu müşterilerimle konuşurken kendimi motive etmek için kullandığım meditasyon gülümsemesini takındım. O sırada kontuara bir memur daha gelmişti, bizimki hemen atıldı; "Mesut, sen de bak allahaşkına, hiç 30 yaşında duruyor mu?" Sonra da benim eğlenmeme şaşırıp "pasaport sırasından böyle keyifle geçen de olmamıştır" diye yaptı bitirişi. İnsanlara işlerini yaptırmak galiba benim mesleğimin tanımı. Bu arada genç göstermemin sırrı olarak da mutllu evliliğimi gerekçe göstererek bir son dakika golü attım istemeden sanırım. En iyi intikam iyi yaşamaktır. İyi yolculuklar Settar.
Pasaport kontrolündeyim. Sıra bana geldi ve memur beye pasaportumu ve biniş kartımı uzattım. Geçen ayki İtalya seyahati sırasında aldığım 90 günlük Schengen vizesi geçerliliğini koruduğu için Almanya için ayrıca vize almamıştım. Memur beyin bir miktar kafasının karışmasına sebep oldu bu: "Niye İtalya'dan aldın vizeyi?"
Geçen ay İtalya'ya giderken aldığım vize olduğunu söyledikten sonra da muhtemelen kendi kafa karışıklığını örtbas etmek için bu defa kimliğimi göstermemi rica etti. Elinde tuttuğu pasaportun tüm dünyada kabul gören bir kimlik olması yeterli değildi elbette, ehliyetimi de verdim. Nüfus cüzdanımı sordu. Yanımda olmadığını öğrenince elindeki belgeleri inceleyip şu sonuca karar verdi: "Hiç 30 yaşında göstermiyorsun"
Ben "Maaşallah deyin" diye cevap verdim ve gülümsedim. Daha doğrusu müşterilerimle konuşurken kendimi motive etmek için kullandığım meditasyon gülümsemesini takındım. O sırada kontuara bir memur daha gelmişti, bizimki hemen atıldı; "Mesut, sen de bak allahaşkına, hiç 30 yaşında duruyor mu?" Sonra da benim eğlenmeme şaşırıp "pasaport sırasından böyle keyifle geçen de olmamıştır" diye yaptı bitirişi. İnsanlara işlerini yaptırmak galiba benim mesleğimin tanımı. Bu arada genç göstermemin sırrı olarak da mutllu evliliğimi gerekçe göstererek bir son dakika golü attım istemeden sanırım. En iyi intikam iyi yaşamaktır. İyi yolculuklar Settar.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)