29 Ocak 2008 Salı

Nefesimi Kesecek Anlar

Pas Eray'dan geldi. Nefesimi kesecek anları listelemeliyim. Aslında nefesimi kesmesini beklediğim anlar demem lazım.

- Çocuğum olursa doğumunda nefesimin kesileceğini tahmin ediyorum. Belki de onu ilk kucağıma alışımda, ya da ilk sözlerini duyduğumda. Yeğenim doğduğunda binlerce km uzaktan nefesim kesilmişti.

- Bir daha trafik kazası yapacak olursam -kendi hatamla- nefesim kesilir muhtemelen. Bilgisayar oyunları ya da lunapark heyecanlarının çok üzerinde bir adrenalin salgılatıyor meret. Bu maddeyi yaşamasam da olur.

- Parasını biriktirip satın aldığım herhangi bir ürünü ilk kez deneyimlemek. Yeter ki öncesinde az da olsa beklemiş olayım.

- Meditasyon yaparken bulduğum ve hep içimde olduğunu bilmeme rağmen her seferinde sevinçle şaşkın düşerek sakinleştiğim iç huzurum. Bu da nefesimi tekrar tekrar kesecektir.

- Çok sevdiğim bir sanatçının yeni bir eserini deneyimlemek. Mesela Hayao usta sözünden döner de bir film daha yaparsa, ya da Mine Söğüt'ün bir sonraki kitabını okurken.

- Çok uzak bir yerlerde tatil yaparken ya da saklanırken bir dostumla karşılaşmak.

- Candostum Özden'le yıllar sonra tekrar teketek bir basketbol maçı yapmak. En son 7 yıl önce ben çok fitken ve Özden de çok hımbılken benden 15cm uzun ve delicesine atletik bu dostumu ilk ve son kez yenmeyi başarmış ve ondan sonra da bir daha maç yapmayı reddetmiştim.

- Super Mario Galaxy'yi bitirmek ve oyun finalinde bitirmiş olmanın sevinciyle muhteşem bir oyunu artık oynamayacak olmayı bilmenin hüznünü aynı anda yaşamak.

- Eğlencesine girdiğim bir yarışmayı kazanmak.

- Sabah uyandığımda Aygül'ü görmek.

Ben de virüsü Selçuk, Fuzzy Radio, Sadi, ve Erhan'a bulaştırıyorum.

Not: Orijinal fikir Tunç'un ve o nefes kesen anları benden biraz daha farklı tanımlamış, yanıtlamadan önce onun yazdıklarına da bir göz atın isterseniz.

1 yorum: